Avusturya'nın en zengin bölgesi olan Salzburg şehrini,yağmurlu havada missss kokusuyla içimize çekerek yaşamaya devam ediyoruz!..
Eğimli hollerden, alışveriş caddesine geçerek,bu kapıdan merhaba diyoruz bu minyatür "İstiklal caddesi"ne :)
Dünyanın hiçbir yerinde göremeyeceğiniz logo çalışmaları yapılmış bu cadde için..
Bildiğimiz birçok marka değişik logolar tasarlamış! ZARA ve McDonalds bunlardan en çok beğendiklerimdi..
Her hayvan figürü ve simge, farklı anlamlar taşıyor!
Cafeler ve Türk restaurantları da var attığımız her adımda rastladığımız
Geleneklerine bağlı kalabilen tek millet olduğumuzu düşünmüyorum:)
Almanların ve Avusturyalıların Pazar günleri kilise ayinleri için bu kostümleri giyerek,eşi ve çocuğuyla dışarı çıktığına defalarca şahit olduk..
Otobanda ilerlerken bile yanımızdan bu şekilde giyinmiş çok sayıda aile geçmiştir..
Minicik bir kızım olsaydı,bunlardan birini kesinlikle ona almak isterdim :))
Canlı dore heykeller :))) En tatlılarıydı..Ama onlarla poz verdikten sonra,kutularına birkaç Euro atmazsanız,bir ıslık ve göz kırpmasıyla hemen bir uyarı geliyor!
Birazcık tacizci sokak sanatçıları olduklarını söyleyebilirim... :)
Yağmur sonrası güneşin açtığı ilk anlar...Bu yüzden mutlu mutlu bakmışım :)
Güneşin bize her göz kırptığı an, o kadar seviniyorduk ki..Yağmur ve soğuk bizi ciddi anlamda zorladı seyahatimiz boyunca..
Bu at arabalarıyla şehirde çok zevkli turlar yapılabiliyor..
Burası dünyanın en küçük evi!
Henri J.Sillam isimli şahsiyet; sevdiği kızın babasına aşkını ilan edince, hiç beklemediği bir zorlukla karşılaşmış..
Kendisine ait bir evi olmadığı için, kızın babası, evi olmayan birine kızını vermeyeceğini ifade etmiş!
Ve bizim çılgın aşık, iki bina arasında bulduğu bu boşluğa,birkaç metrekarelik bir ev inşa etmiş ve kızı kapmış :)))
Biz Pazar günü o civardan geçtiğimiz için her yer kapalıydı,kapısında demir vardı ama anladığım kadarıyla küçük bir mücevher dükkanı olarak renove edilmiş, bu enteresan mekan :)
Gezi boyunca gezdiğimiz onlarca kiliseden biri..
Mozart meydanının tam arkasındaki koridordan geçerek girdik..Akşam için klasik müzik konseri hazırlığı vardı yine,birçok kilisede denk geldiğimiz gibi!
Burada kişi başı ortalama milli gelir; 28.000 Euro
Nüfusun %80'i mutlaka bir kulübe üyedir,spor yaparlar..
Heidi'nin her an koşarak bize doğru geleceği hissini veren Alp dağlarının eteklerinden geçmiştik buraya gelirken :))
Şu şatomsu evde yaşamak ister miydiniz mesela... ? ? ? :))
Avusturya'lılar kayağı da çok severler,Alp'lerle bu kadar içiçe olup bunu yapmamak ayıp olurdu zaten..
Otobandan geçişimizde bu fotoğrafları çekerken; tam da tahmin ettiğim şeyi rehberimizin ağzından duyuyorum..
Bu güzel manzaranın içinde yaşayıp giderken;
İnsanların,yoldan gelen motor seslerinden etkilenmemeleri için; akustik ses bariyerleri inşa edilmiş..
Yerleşim alanları otobanda ilerleyen hiçbir aracın gürültüsünden etkilenilmiyor böylece..
Bunlardan Amerika'da görmüştüm ve çok mantıklı gelmişti..
Kesinlikle birçok yerde kullanılmalı!
Tekrar şehir merkezine dönelim :))))
Gökyüzünden saçlarıma yağan güllerin altından geçerek çarşıdan çıkıyoruz...
Bu güzel efekti tasarlayan zevkli insanı tebrik ederek geçip gidiyorum buradan :)
Mücevhercilerin ışıltısı ve büyüsüyle bu mekandan ayrılıyoruz!
Görüşmek üzereeeeeee........! :))