31 Ağustos 2012 Cuma

Gezi Günlükleri; SALZBURG (Part I)


Salzburg'u rehberimiz anlatmaya başladığı andan itibaren hayal ettiğim sahneler olmuştu..
Ama şehrin bu kadar çok renk barındırdığını görünce,beynimdeki görüntülerin yetersiz kaldığını anladım :)))

Çektiğim yüzlerce fotoğrafın içinden seçim yapmak oldukça zor!Belki bir çok anı size tam olarak yansıtamayacağım ama özetlemeye çalıştım..Umarım hoşunuza gider..

Gelin bu şehri de beraber gezelim...


Henüz gideceğimiz noktaya varmamıştık ki,otobüsümüz yorucu 2,5 saatlik aralıksız yolculuğun ardından mola verdi..Hani Anadolu'da "yol üstü lokantası" kavramı vardır ya..
Bu da öyle birşeydi,ama öyle böyle değil..
Autobahn restaurant deniyor,pastalar-meyveler-dondurmalar rüyaaaaa gibi :)))


Viyana'da ve Almanya'da gittiğimiz diğer tüm cafe-restaurantlarda; çalışanların tamamı yöresel kostümler giyiyor..
Keşke onlardan biriyle yanyana fotoğraf çektirmeyi de akıl etseydim diye düşünüyorum şimdi :)
Çok sempatikti hepsi!..


Amannn Allah'ım işte bu görüntüye kalp dayanmaz!!!
Tam bir "jungle fruiıts" canavarı olduğum için,Türkiye'de pek bulamadığımız bu güzellikleri yurtdışında bol bol tatmak en büyük zevkim oldu :))



Ice iceeee icee.... :)))


Hediyelik eşya ve kitap bölümünde kendimden geçtim desem yeridir.. :)


Bu kilitler de neyin nesi mi dediniz!!!???!!!Duyar gibiyim :)
Tur otobüsümüzden inip küçük bir yürüyüş yaptıktan sonra Avrupa'daki tüm şehirlerin ortasından süzüle süzüle akan nehirlerden birinin üzerinden geçtik..
Köprünün kenarlarında bunlardan yüzlerce,belki binlerce vardı!

Sırrı şuymuş;
Kavuşamadığınız sevdiceğinizin ve kendi isminizin baş harflerini yazıp,buraya kilitleyip,anahtarı nehre atıyorsunuz..Bu da size aşkı getiriyormuş! Kara büyü gibi birşey bu!.. :)))
Komik gelmişti bana..


Bu şirin yapı, köprüyü ve ilk trafik ışıklarını geçtikten sonra karşımıza çıkan mini çarşının giriş kemeriydi!





İnşaa edildiği dönemde; sel baskınları sebebiyle, ana caddeye dikine bağlanan eğimli koridorlardan birinden geçiyoruz..Koridorlarda sağda ve solda mağaza vitrinlerini andıran camekanlar var..
Birazdan yürüyeceğimiz caddede bulunan markaların,ürünleri bulunuyor.


Mısır çarşısını andıran bir mekandan geçiyoruz..
Hediyelik eşyalar da satılıyor,magnetler&dekorasyon aksesuarları..
Yapay olduğu halde,canlı canlı bana gülümseyen bir demet buluyorum kendime..


Islanıp kabarmış saçlarım ve yorgun bakan gözlerimle; gelin çiçeği tutma pozumu da vermeden geçmiyorum oradan :)))


Bu dev tarçın çubuklarını otele kadar taşımaya "enerjim",
sığdırmaya "valizlerim",
ve satın almaya "param" yetseydi kesin alırdım... :)))

Şaka bir yana onlara bayıldım.. en kocamanından almayı çok isterdim ama herşeyi almam teknik olarak mümkün değildi..Koklayıp geçtim:)))
Olsun Türkiye'deki minyatürleriyle de mutluyum dedim kendi kendime...



2 yorum:

  1. Burcu'cum oraları gezdim seninle adeta! :) yol lokantası konseptine hayran kaldım o rengarenk meyveler, tazecik tartlar mmm canım çekti çok :) kilitler tüm avrupa'da var sanırım Prag'da da, Paris'te de rastladık biz ve astık kilidimizi aşkımızı ölümsüzleştirmek için :)))

    YanıtlaSil
  2. Gizem Çok sevindim beğendiğine:))
    Ahhh ah o yol lokantasında,rehberimiz bize kısacık süreler vermese,saatlerce vakit geçirip hepsini yerdim heralde!!

    Evet kilitler Prag'da da vardı..Paris'i henüz görmedim,inşallah nasip olur bir gün:)
    Çok iyi yapmışsınız canım..Darısı başıma:) İnşallah ben de aşkı bulurum tez zamanda:)

    YanıtlaSil