Önce küçük bir önbilgi fırtınası :))
Makaron, geçmişi konusunda tam bir kesinlik bulunmamakla birlikte ağırlıklı olarak Fransız mutfağına dahil edilmekte. İlk olarak 1533’te Fransız Kral II. Henry ile evliliğinin ertesinde Catherine de Medici’in şefi tarafından hazırlandığı söylenmektedir.
Çeşitli kaynaklarda belirtildiğine göre Paris’te 1862’den beri faaliyet gösteren bir pastane (çay salonu) olan Laduree, şefi Pierre Desfontaines’in 20. yüzyılın başlarında bulduğu reçeteye istinaden makaronun kendi icatları olduğunu iddia ediyor. Makaronun hangi yollardan geçerek bugünkü zirvesine ulaştığını belirlemek şüphesiz ki çok zor. Zira her ne kadar Desfontaines’in reçetesi kadar başarılı kabul edilmeseler de Paris’te makaron yapan pek çok pastane var. Dünyada kabul görmüş, güvenirliliğine itimat edilen pek çok yemek ansiklopedisinde de makaronun tarifine ya da tarihçesine pek önem verilmemiş ve kısaca bahsedilip geçilmiş. Taa ki Fransız şef Pierre Herme, standart makaronlar yerine farklı kombinasyonlarla zenginleştirilmiş, hem görsel hem de lezzet açısından büyük beğeni kazanan makaronlar yapmaya başlayana kadar. Öyle ki kısa sürede Herme’nin Paris’teki küçük pasta butiğinin önünde onun yeni lezzet denemelerini veya özellikle meşhur İsfahan’ını tatmak için uzun kuyruklar oluşmaya başlamış. Günümüzde Herme makaron sanatkarı olarak onore edilirken Laduree klasik bir tedarikçi olarak kabul ediliyor.
2000’li yıllarda artık dünyanın her yerinde (Türkiye’de dahil) makaron yapan pastaneler var. Hatta son yıllarda orijinal makaronun nasıl bir şey olduğuna dair bir fikrimiz dahi olmadan internet ya da kitaplar yardımıyla evlerimizde çeşit çeşit makaronlar pişirip denemeler yapıyoruz ki bu bence harika! Lakin unutmamak gerek ki makaronlar ustalık ve dikkat isteyen nazik yaratıklar... :))
(Bu kısma kadar alıntıdır)
Bu güzel&buzzzzzz gibi ama güneşli kış gününde,hazır Bebek tarafına akmışken...
Tadımlık bir kutu makaron almadan dönmek olmazdı!
Dönüşte bir de mis gibi birer kahveyle bu lezzet taçlanınca; her ısırıkta başımın üzerinde yıldızlar,kuşlar falan uçuştuğunu gördüm yaniiii....hiç abartmıyorum :)))
bu lezzeti tatma fırsatını bana da verdiğiniz için teşekkür ederim efem :) soğuk ama sıcacık harika bir gündü...
YanıtlaSilEfendim,ne demek..inşallah tekrarlayalım bunu :))
SilSizinle olmak çok keyifliydi her zamanki gibi...
ben makaron kaçamaklarımı backhausla yapıyorum genelde ^^ ama bebek'e kadar gitmişken laduree'siz olmaz tabi :)
YanıtlaSilee senden ne haber, nasıl gidiyor?
ne yenilikler, değişikler var sende fashion week'ten beri? :D
Hmmm Backhaus'uskiler de güzeldir :)
Silbiz de hep oradan alıyoruz,hem eve yakın yerlerde bulabildiğimiz için!
Canım bende farklı bişey yok,pek yakın olacak inşallah:)
harikalar ya, malesef elma tadi satilmiyor turkiyede ama gerci hepsi guzel
YanıtlaSilhttp://maffionista.blogspot.com/
Evet afiyetle yuttuk hepsini,kapsül hap gibi :))
SilGerçi bu tanım yanlış olur,çünkü tadını çıkara çıkara,usul usul yedim walla:))))
Burcu'cum ben Laduree'nin makaronlarını çok seviyorum ancak yurtdışında yeme şansım olmadı Tr'dekilerin tadının da farklı olduğunu duydum birkaç arkadaşımdan ama buradakiler bile fazlasıyla lezzetli bence :) çok ünlü bir makaron markası olduğunu bilmekle birlikte hikayesini bilmiyordum burada okumak da ayrıca çok hoş oldu benim için canım :)))
YanıtlaSilWaaauuw o zaman yurtdışında da yemek nasip olur inşallah diyelim:))
YanıtlaSilKatılıyorum sana,ben de buradakine bile bayılıyorum..
Benim Laduree'yi en çok gördüğüm yerler;Amerikan ve Fransız filmleri ile yabancı diziler oluyor genelde (Gossip Girl)gibi.. :)
Canım çekiyor ve Bebek yollarına düşemesem de,bulduğum ilk Backhaus'la avunuyorum...
makaron partisi mi yapsakkk??? :)
YanıtlaSil